30 Ocak 2010 Cumartesi


Cepkask A.Ş , Grup şirketleri ZG Danışmanlık A.Ş ve Kuzey Sigorta A.Ş ile Türkiye'de bir ilk olan ve tüketicilere yönelik Özel Sigorta projelerini ve iş ortakları , Zurich Sigorta A.Ş , Liberty Sigorta A.Ş , Genel Sigorta A.Ş (Mapfre Internacional) ve SBN Sigorta A.Ş ile beraber , 2002 yılı başında hayata geçirmiştir...

ilk projemiz olan Fransız Groupe Seb'in Türkiye de satışa sunduğu Tefal , Moulinex , Rowenta ve Krups markalı küçük ev aletleri için uygulamaya konulmuştur... Groupe Seb Türkiye , müşterilerine sağladığı kullanıcı hatalarına karşı Ürün sigortası hizmeti ile ''Mor İnek Müşteri Memnuniyeti'' ödülüne layık görülmüştür...

Cepkask'ın cep telefonu pazarında kısa zamanda başarı sağlaması ve elektronik sektöründe kendine saygın güvenilir bir yer edinerek yıllık hedeflerini aşması , şirketin ürün gamını genişletme kararını gündeme getirmiş ve Ocak 2007 itibari ile ''Teknokask'' hayata geçirilmiştir...

Cepkask ve Teknokask sigorta ve hizmet paketi , Teknosa , Bimeks , Media Market , Yalçınlar gibi Türkiye'nin önde gelen tüm Teknoloji Zincir Mağazalarında ve 600'ü aşkın bireysel bayide satılmaktadır...
»»  read more

29 Ocak 2010 Cuma

Tabletin adı iPad


Apple'ın aylardır merakla beklenen internet tableti iPad tanıtıldı.

Neredeyse bir yıldır internette yoğun dedikodulara konu olan yeni Apple ürünü tablet bilgisayar iPad adıyla açıklandı. iPad sadece 0.75 kg ağırlığında, 1.30 cm kalınlığında ve 9.7 inç çoklu dokunuş özelliği taşıyan ekrana sahip.

iPad, ivmeölçer sayesinde ister dikey ister yatay tutulabiliyor. Cihazın zenginleştirilmiş ve uyarlanmış bir iPhone işletim sistemi kullandığı görülüyor. Arayüz, iPhone ekranı gibi bolca uygulama ve kısayol barındırıyor.

İnternet tarayıcı olarak tablete uyarlanmış bir Safari versiyonu göze çarpıyor. Ekran ise iPhone veya MacBook'lardaki 16:9 oranından ziyade 4:3'e daha yakın.

1 GHz hızında Apple A4 işlemciyle çıkan ürünün sabit belleğinin 16 ile 64 GB arasında olacağı açıklandı. Cihazda Wi-Fi ve Bluetooth 2.1 kablosuz bağlantı özellikleri standart. Ancak 3G modemli versiyonları da piyasaya sürülecek.

ABD'de 499 dolardan başlayacak fiyatlar bellek arttıkça ve 3G eklendikçe artıyor. 3G modemi olmayanlar 32GB bellek için 599, 64GB belleklisi için 699 olarak açıklandı. Modellere istenirse 130 dolar farkla 3G modem ekleniyor.

Firma yetkilileri sunumda yaklaşık 140 bin uygulama barındıran App Store'daki ürünleri iPad'de de kullanabileceğini belirtti. Elbette uygulama iPad'in ekranına uygun şekilde, yani daha büyük grafiklerle çalışacak.

YouTube'daki HD videolar iPad'de izlenebiliyor. Fotoğraflar, e-postalar, Google Maps vs. uygulamalar da iPhone'la çok benzer şekilde çalışıyor. Cihazın kilitli ekranı, yine iPhone'da olduğu gibi, ekrandaki 'Kilidi Aç' butonu sağa doğru kaydırılarak açılıyor.

iPad bir e-kitap ve e-gazete okuyucu olarak da tasarlanmış. Cihazda kurulu bulunan iBook uygulamasıyla daha önce yüklenmiş kitaplar, bir kütüphane grafiğiyle ekranda beliriyor. Okunmak istenen kitap kitaplıktan kitap çeker gibi alınıyor ve açılıyor. Sayfalar parmakla, kitap sayfası çevrilir gibi çevriliyor, yakınlaştırılıp uzaklaştırılabiliyor.

Demonstrasyonda ayrıca New York Times gazetesinin kapak sayfasının kullanılması, gazeteyle Apple arasında lisans anlaşması olduğu dedikodularını doğrular yönde. Söylentiye göre ABD'de satılacak iPad'lerde, özel New York Times aplikasyonu yerleşik olarak gelecek.

iPad'de yazı yazmak da genişletilmiş sanal klavye ile kolay gibi. Elbette dikey ya da yatay tutuşa göre tüm ekran öğeleri yön değiştiriyor.

Açıklamalara göre cihazın pili 1 haftalık bekleme süresini ve 10 saate kadar video izlemeyi destekliyor.

Apple iPad'in Wi-Fi modellerinin ABD'de 60, 3G'li modellerin de 90 gün içinde piyasaya verileceği belirtildi. 3G modellerin ülkedeki AT&T mobil operatörle kontratlı olarak sunulacağı da eklendi. 3G'li modeller Avrupa'daysa SIM kilitsiz olarak sunulacak, isteyen istediği operatörle kullanabilecek.

(NTVMSNBC)



»»  read more

iPhone’dan sonra PS3’ü de ‘hack’ledi


'En güvenlikli' oyun konsolu Sony PlayStation3'ün şifreleri, daha önce iPhone'ı da 'hack'leyen genç yazılımcı tarafından çözüldü.


Apple iPhone’ın şifrelerini kıran hacker şimdi de Sony PlayStation 3’ü ‘açık’ hale getirdi. BBC’yi arayıp haberi veren George Hotz, PS3’ün şifrelerini kırmasının sadece beş hafta aldığını söyledi.

Üç yıldır pazarda olmasına karşın ‘hack’ edilemeyen tek oyun konsolu olan PS3 için “hiç bir cihaz hack edilemez değildir” diye konuşan Hotz, geliştirdiği tekniği rafine etmekle meşgul olduğunu ve biter bitmez internette yayınlayacağını da bildirdi.

PS3’ün hack edilmesi, konsolda PS2 oyunlarının, kopya/korsan oyunların veya diğer yazılımların çalıştırılabilmesi anlamına geliyor. Sony, haber üzerine konuyu incelemeye başladığı ve yakında gerekli önlemler için hazırlıklara başlanabileceği açıklamasında bulundu.

Bazı internet dedikodularına göreyse, bu 'hack' olayı aslında 'danışıklı dövüş'. Yorumlara göre firma birkaç yıl içinde PS4'ü çıkarmaya hazırlanıyor ve geniş PS2 oyun koleksiyonuna sahip oyuncular normalde PS2 oyunlarını çalıştırmayan PS3'ün artık kırılabileceğini bilirse satın almayı düşünebilir. Bu da PS4 lanse edilmeden hatırı sayılır miktarda PS3 satılabileceği anlamına geliyor.

IPHONE'U 17 YAŞINDA KIRDI
iPhone’un şifrelerini henüz 17 yaşındayken kırmayı başaran Hotz, PS3 üzerinde çalışmaya geçen yaz başladığını, üç hafta boyunca cihazın donanımını analiz ettiğini söyledi. Uzun aradan sonra geçtiğimiz aylarda yeniden işin başına oturan Hotz, iki haftalık ek mesai sonucunda sistem, çözmeyi başardı.

PS3 sistemi için “güvenlik üst seviyede tutulmuş” yorumu yapan Hotz, tüm detayları henüz açaklamasa da sistemin yüzde 5 donanım yüzde 95 yazılım komponentlerinden oluştuğunu belirtti.

Hotz “Açıkçası PS3 ile hiç oyun oynamıyorum. Ancak PS3 ile eski PS2 oyunlarının oynanamadığını ve cihazın ‘kırılamaz’ olduğunu biliyordum. ‘Hack’ledikten sonra hem eski oyun edisyonları hem de her türlü diğer yazılım ve işletim sistemi PS3’te kullanılabilir oldu” dedi.

(NTVMSNBC)

»»  read more

28 Ocak 2010 Perşembe

| 0 yorum |

4G’li telefondan önce otomobil!

Toyota ile Alcatel-Lucent, bir sonraki mobil bağlantı teknolojisi olan LTE'nin entegre edildiği ilk otomobil prototipini tanıttı.

Yakın geleceğin mobil bağlantı teknolojisi LTE otomobile entegre edildi. Toyota ile Alcatel-Lucent’in işbirliğiyle üretilen ilk prototip, Paris’te tanıtıldı.

Alcatel-Lucent tesislerinde gerçekleştirilen etkinlikte, 2,6

GHz spektrumunda bir Long Term Evolution (LTE) ağına yönelik canlı demolar ve ng Connect “LTE Bağlantılı Otomobil”in Avrupa pazarına ilk tanıtımı yapıldı. LTE, mobil bağlantı hızını mevcut 3G'ye kıyasla bir hayli artıracağı için '4G' olarak adlandırılıyor.

Etkinlik LTE 'ekosistemi'ndeki diğer firmalarla işbirliği içinde sergilenen yeni uygulamalara sahne oldu. Bu firmalar arasında, mobil cihaz üreticisi LG Electronics, mobil oyun şirketi FishLabs, dijital imza lideri SIGNEXX ve mobil güvenlik ve dijital güve

nlik lideri Gemalto yer alıyor.

LTE Bağlantılı Otomobil’in Avrupa’daki ilk canlı demosu da etkinlikte gerçekleştirildi. Otomobil, Alcatel-Lucent’ın QNX Software Systems, Toyota Motor Sales (T

MS) USA, Inc., chumby, Kabillion ve Atlantic Records gibi ng Connect Programı’na üye kurumlarla birlikte geliştirildi.

15-18 Şubat tarihlerinde Barselona’da yapılacak Mobile World Congress fuarında da sergilenecek olan LTE Bağlantılı Otomobil konsepti, araç içinde kişiselleştirilmiş kullanım olanakları sunuyor. Konsept, eğlence, bilgi+eğlence, güvenlik ve sürüşle ilgili özelliklerin bir arada sunulacağı kapsamlı bir menüye sahip.

Etkinlikte, LTE Bağlantılı Otomobil’e ek olarak, LTE donanımlı bir Ar-Ge minibüsü içinde, şirketin kampus genelinde 2,6 GHz bandında çalışan LTE ağı kullanılarak, mobil servislerin demosu yapıldı.

2,6 GHz’nin, Avrupa’da LTE için en çok tercih edilen frekanslar

dan biri olması bekleniyor. Demoda, çokoyunculu mobil oyunl

ar, fotoğraf ve müzik indirme ve 3G/HSPA ile LTE ağlar arasında yumuşak geçiş gibi yetenekler de sergilendi. 3G/HSPA ile LTE ağlar arası geçiş, yeni teknolojiye hazırlanan operatörler için kritik bir ihtiyaç.

(NTVMSNBC)
»»  read more

Tsunamiyi fiber optik kablolarla görecekler


Okyanus dibine döşenecek fiberoptik kablolarla manyetik değişimler izlenecek.

Bilim insanları, okyanuslardan geçen fiber optik kablolar aracılığıyla tsunamiyi tespit edecek sistem üzerinde çalışıyor.

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosferik Olaylar İdaresi'nden, Jeomagnetist Manoj Nair ve ekibi, deniz suyunun, dünya magnetiğindeki değişiklikler karşısında, elektrik akımında 500 milivolta kadar değişiklik gösterebildiğini tespit etti.

Earth, Planets and Space dergisinin şubat sayısında detayları yer alacak araştırmada Nair, deniz altında zaten hazır döşenmiş fiber optik kablolar bulunduğu için teorik olarak, diğer pahalı sensörlere gerek olmadan ''sadece voltmetre'' ile yer hareketlerine bağlı tsunamilerin tespit edilebileceğini bildirdi.

İçerdiği yüksek tuz oranı ile elektriği başarılı bir şekilde ilettiği bilinen deniz suyu, yer manyetiğinde yaşanan değişikliği, kendisi de manyetik alan yaratarak yansıtıyor. Bu nedenle voltmetreler kullanılarak yaratılan manyetik alanlar tespit edilebiliyor.

Bell Labs'da çalışan araştırmacılar, 25 Nisan 1992 yılında kuzey Kalifornia'da meydana gelen 7,2 şiddetindeki deprem sırasında okyanus suyunda, fiber optik kablolarla tespit edilebilen hareketli elektrik dalgalarının oluştuğunu tespit etmiş ancak alternatif ölçüm cihazlarının geliştirilmesine paralel olarak konuya fazla ilgi gösterilmemişti.

ABD gibi gelişmiş ülkeler, Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi'nde olduğu gibi su altına basınç ölçen algılayıcılar yerleştirebiliyorken, gelişmekte olan ülkeler bu tür pahalı teknolojiler yerine, nispeten ucuz alternatif ölçüm sistemleri ile can ve mal güvenliğini sağlamaya yöneliyor.

(NTVMSNBC)

»»  read more

Tişört oldu e-şört


Stanford Üniversitesi mühendisleri sıradan pamuk ve polyesterden mamul kumaşları, karbon nanotüp 'mürekkebi' emdirerek pile dönüştürdü.

Karbon nanotüplerden oluşan boyayla boyanan pamuk ve polyester gibi kumaşlar, enerjiyi muhafaza eden birer 'pil'e dönüştürüldü. Geçen yıl bulunan, ancak ilk kez bu denli başarıyla uygulanan teknoloji, 'giyilebilir elektronik cihaz'şarın yolunu açıyor.

Nano Letters adlı nanoteknoloji bülteninde yayımlanan deney raporuna göre, nanometre boyutunda (metrenin milyarda biri ölçeğinde) karbon tüpler içeren 'boya'nın emdirildiği sıradan kumaşlar enerjiyi barındırabilir hale getirildi.

Yi Chun liderliğindeki Stanford Üniversitesi ekibinin geliştirdiği ürün, kumaşların lifleri arasında tutunan karbon nanotüplerden oluşuyor. Bu özel boya kumaşa homojen şekilde emdirildiğinde kumaşı tümüyle iletken ve elektriği muhafaza edebilir kılıyor. Bu özellikler, kumaş yıkanıp buruşturulsa bile kaybolmuyor.

Ekip lider Chun, bu teknolojinin daha az maliyetli şekidle üretilmesine çalıştıklarını, kısa süre sonra elektronik cihazları besleyebilen veya cihaz entegre edilmiş özel giysiler üretilebileceğini söyledi.

(NTVMSNBC)

»»  read more

Esnek ekranlara doğru dev adım


ODTÜ'lü araştırmacılar, katlanabilir özellikteki esnek görüntü cihazlarının yapımında gerekli binlerce rengi tek bir plastik malzemeyle elde eden teknoloji geliştirdi.


''Yeşil renk'' oluşturulamadığı için bugüne kadar yapılamayan esnek malzemeler için literatürdeki eksiklikleri iki yıl önce tamamlayan araştırmacılar, son çalışmalarını çok daha ileriye taşıyarak ''üstün özellikli'' tek bir plastik malzemeyle binlerce tondaki rengi elde etti.

Yeni nesil polimer tabanlı malzemeler, maliyetleri düşük organik tabanlı güneş pilleri ile LED yapımında da kullanılacak.

ODTÜ Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Toppare, görüntü cihazı ekranlarının yapımında günümüzde inorganik malzemelerin kullanıldığını ve bu malzemelerin yüksek maliyetlerinin bulunduğunu belirtti.

Prof. Dr. Toppare, görüntü cihazlarında kullanılmak üzere plastik özellikler taşıyan elektrokromik polimerler üzerine başkanlığını yürüttüğü ekibin uzun yıllardır çalıştığını söyledi.

Bu çalışmaların en önemli sonuçlarından birini iki yıl önce aldıklarını belirten Toppare, ''Polimer Tabanlı Görüntü Cihazları ve Eksik Renk Yeşil'' adlı çalışmalarında, yeşille şeffaf arasında dönüşebilen eksik rengi oluşturan elektrokromik malzemeyi geliştirdiklerini anımsattı.

Toppare, bu çalışmalarında görüntü cihazlarının bu malzemelerle yapılarak maliyetlerinin düşürülmesi için literatürdeki eksiklikleri tamamladıklarını anımsattı.

Bu çalışmalarının ardından literatürde kırmızı, mavi ve yeşil renklerde bir eksiklik kalmadığını anlatan Toppare, şu bilgileri verdi:

''Literatüre bakıldığında, farklı polimerlerden bir kısmı kırmızı, mavi, yeşil, multikromik, floresan (ışık yayabilen) veya bir kısmı da çözülebilen polimerlerdir.

Ancak bütün bu özellikler, farklı farklı polimerlerle sağlanabiliyordu.

TÜM RENKLER TEK POLİMERDE
Prof. Dr. Toppare, patent alan bu çalışmalarının ardından başkanlığını yürüttüğü son çalışmalarında ise araştırma görevlileri Abidin Balan ve Derya Baran'la birlikte aynı anda tüm renk geçişlerini tek başına sağlayan ''benzotriazol içerikli polimerler'' geliştirdiklerini açıkladı.

Toppare, görüntü cihazı ekranlarının katlanabilir gibi esneme özelliklerine sahip olabilmesi için her renk için ayrı ve onlarca sayıda polimer değil, geliştirdikleri tek bir polimerin yeterli olacağını söyledi.

Araştırmaları sonunda elde ettikleri iletken polimerlerin tek başına görüntü teknolojisinin ihtiyaç duyduğu kırmızı, yeşil, mavi, siyah ve şeffaf olmak üzere bütün renk geçişlerine, yaygın solventlerde çözünebilirliğe, hem p hem n tipi katkılanabilirliğe sahip olduğunu bildiren Toppare, şunları kaydetti:

''Yeni çalışmamızda her renk için ayrı bir malzeme yerine tek bir malzeme geliştirdik. Bu tek polimer, aldığı gerilime göre her rengi oluşturabiliyor. Yani görüntü cihazlarında renk üretimi için gereken mavi, kırmızı, yeşil ve şeffafa kadar uzanan milyonlarca ana ve ara renk tonunu elde etme yeteneğini tek bir polimerde topladık.

Ayrıca malzemenin önemli diğer bir özelliği de bildiğimiz tüm malzemelerde çözünebilme özelliği. Bu haliyle malzeme, her türlü geniş yüzeylerde de kullanılabilecek. Dolayısıyla malzemeyi yalnızca elektrolitik olarak değil, kimyasal yöntemlerle de yapmak mümkün hale geliyor.''

Toppare, çalışmaları ile televizyon, bilgisayar gibi görüntü cihazlarının bu malzemelerle yapılabilmesi için renk geçişleri arasındaki zamanı mikron seviyelerine düşürme yolundaki çalışmalarının da sürdüğünü bildirdi.

GÜNEŞ PİLİ DE YAPILACAK
Prof. Dr. Toppare, geliştirdikleri teknolojinin yarı iletken olma özelliğinin yanı sıra floresan özellikleri nedeniyle güneş pillerinin imalatında etken maddeler olarak da kullanılabileceğini bildirdi.

Toppare, ODTÜ'de, Devlet Planlama Teşkilatının desteğiyle kurulan Güneş Enerjileri Araştırma Merkezinde (GÜNAM) polimerik tabanlı güneş pillerinin üretilmesi için araştırmalara başladıklarını da açıkladı.

Tüm dünyada organik malzemelerden güneş pili yapımı için yüzlerce araştırmanın yürütüldüğünü aktaran Toppare, bu araştırmalarda yüksek verim gücüne sahip ve yeniden kullanılabilir pillerin düşük maliyetlerle üretilmesinin amaçlandığını söyledi.

Geliştirdikleri malzemenin, özelliği nedeniyle LED yapımında da kullanılabileceğini belirten Toppare, açıklamalarını, ''Sayılan özelliklerin hepsini birden taşıyan tek bir malzeme maliyet düşüklüğü, kulanım alanlarının genişliği ve daha önemlisi benzersizliği yönünden paha biçilmez bir üründür'' sözleriyle tamamladı.

(NTVMSNBC)

»»  read more

Çin'den 'çakma' Google


En büyük arama motoru Google Çin hükümetiyle sansür ve siber saldırı yüzünden tartışadursun, ülkede Goojje adında ve aynen Google'ın grafiklerini kullanan arama motoru açıldı.


Çin ile internet arama motoru Google arasında yaşanan sansür ve siber saldırı krizinin ardından, Çin'de ismi kız kardeş anlamına gelen "ciecie"yi anımsatan "Goojje" adlı bir arama motoru kuruldu.

BBC Çince servisinin haberine göre, "Goojje.com" internet arama motoru, Çin yasalarına uygun bir şekilde filtrelenerek hizmet veriyor.

Google'a benzer bir tarzda logoya sahip arama motorunun internet sitesinde "Abisi kardeşi için kalıyor ve hala kız kardeşine düşkün" ifadesinin Çincesine yer veriliyor.

Öte yandan Reuters, "Goojje"nin Çin'de "ciecie" (kız kardeş) şeklinde anılmasını, Google'ın Çincede telaffuz edilirken "Gıgı" (büyük birader) sesini vermesinden kaynaklandığı şeklinde değerlendiriyor.

Google, yeni kurulan "Goojje" arama motoru hakkında halen bir açıklamada bulunmadı.

Çin ile Google arasındaki gerginlik, ABD'nin de Çin'i internet özgürlüğüyle ilgili eleştirmesiyle iki ülke ilişkilerine yansımış ve ABD-Çin ilişkileri de gerilmişti.

(NTVMSNBC)

»»  read more

Twitter hesabı açmak kolay, tutmak zor!

İstanbul'da düzenlenen, internet ve pazarlama dünyasının önde gelen isimlerinin reklamveren ve interaktif ajans yetkilileriyle buluştuğu toplantıda, sosyal medyadan fayda sağlamak isteyen markaların yol haritası çizildi.

Türkiye ve dünyada internet alanında yaşanan gelişmeleri inceleyen ve analiz eden Webrazzi, Webrazzi Gündem Toplantıları serisinin ikinci etkinliğinde sosyal medya konusunu ele aldı. İnternet ve pazarlama profesyonellerini bir araya getiren toplantıda “Sosyal medya tehdit mi, fırsat mı?” ve “Sosyal medyasız pazarlama olur mu?” sorularına yanıt arandı.

Basınbülteni.com, Bizebiz.com, GROU.PS ve Reklamstore’un “gündem”, NTV’nin “medya”, Yenibiris.com’un “internet”, Marjinal Porter Novelli’nin “iletişim” ve Sevenice’ın “yayın” sponsoru olarak destek verdiği, Bizebiz.com’un ise resmi iş ağı olduğu toplantının ilk sunumunda PromoQube Genel Müdürü Özgür Alaz, rakamlarla sosyal medyayı anlattı.

7 BİN KİŞİYE ULAŞANI 1 MİLYON DUYUYOR
Konuşmasına “Sosyal netwok çağında yaşıyoruz,” diyerek başlayan Özgür Alaz, sosyal medyanın en önemli platformlarından biri olan Facebook’un tüm dünyada 350 milyon kullanıcıya ulaştığını, ülkemizde ise 18 milyon 204.960 kişinin internet kullanıcısı olduğunu ve bunların da yüzde 82’sinin (Kaynak: ComScore verileri) bu siteye üye olduğunu söyledi.

Alaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Elde edilen verilere göre, bir kullanıcının ortalama 130 arkadaşı olduğundan yola çıkarsak sosyal medyada 7.500 kişiye ulaşan bir marka 1 milyon kişiye ulaşmış sayılıyor. Çünkü yeni medyada herkes arkadaşını etkileme gücüne sahip bulunuyor. Dolayısıyla sosyal medyada en geçerli akçe topluluk geliştirmek…

"Türk internet kullanıcılarının e-posta hesapları için günde ortalama 4 dakika, Facebook için ise 56 dakika ayırdığı biliniyor. Yine bu site üzerinde gerçekleştirilen sayfa güncelleme sayısı günlük 55 milyona ulaşıyor. Bu noktada markaları söz konusu profil güncellemelerinin içine ne derece sokabileceğimiz önem taşıyor.”

MARKALAR KONUŞULUYOR
Sosyal medya kullanıcılarının konuşmalarının yüzde 20’sinin marka ve ürünler hakkında olduğunu da belirten Özgür Alaz, sosyal medyada kullanılacak dilin hızlı, kısa ve sonuç odaklı olması gerektiğini de vurguladı.

130 ortalama arkadaş hesabından yola çıkıldığında her negatif yorumun 45 kişi tarafından görüntülendiğini ve bu 45 kişiden 30’unun da olumsuz eleştirilen markadan kaçındığını söyleyen Alaz, “Sosyal medyayı etkin şekilde kullanmak isteyen markalar mecraların diline uygun iş yapmalı ve sonuç odaklı olmalılar. Bunun için de işe başlarken kendilerine ‘İnsanlara nasıl yardımcı olabilirim?’ sorusunu sormalılar,” dedi.

KULLANMAMAK, KULANMAKTAN DAHA RİSKLİ
Webrazzi Kurucusu ve Crenvo Danışmanlık Genel Müdürü Arda Kutsal’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Sosyal medya tehdit mi, fırsat mı?” panelinde ise Elif Dağdeviren, Doğuş Yayın Grubu Yeni Medya Direktörü İlker Ermurat, Radikal Gazetesi Teknoloji Editörü M. Serdar Kuzuloğlu ve Project House Kurucu Ortağı Serhat Akkılıç gibi önemli isimler konu hakkındaki görüşlerini katılımcılarla paylaştı.

Panelde ilk olarak söz alan Elif Dağdeviren, sosyal medyanın çok önemli bir iletişim ağı olduğunu belirtti ve ekledi: “Sanal alemde bazı konular gerçek hayattakinden daha gerçekçi bir şekilde işleniyor. ABD ve Türkiye’de krizle birlikte internet kullanımında bir patlama yaşandı. Yeni medyanın gücünü görmezden gelen kurum ve bireyler için sosyal medya bir tehdit niteliği taşıyor. Çünkü siz isteseniz de istemeseniz de oradaki insanlar marka ve ürünleriniz hakkında fikirlerini paylaşıyor. Bu nedenle aktif olarak kullanılmasa bile sosyal medyayı takip etmek gerekiyor.”

ELEŞTİRİLMEKTEN KORKMAMALI
İlker Ermurat ise konu hakkında görüşlerini şöyle dile getirdi: “Eleştirilmekten korkmanın faydası yok. Bu yüzden eleştiride bulunan insanlarla iletişim kurmak gerekiyor, aksi takdirde kurumlar ve markalar bu durumdan zarar görüyor. Sosyal medyanın inanılmaz bir yayılma gücü var. Geçen yıl yalnızca Facebook’ta yapılan reklam harcaması 430 milyon dolara ulaştı. 2010’da bu rakamın daha da artması bekleniyor. Sosyal medyanın tek kötü yönü ise telif hakkı olan içeriklerin de çok hızlı yayılması.”

M. Serdar Kuzuloğlu ise sosyal medyada yer alan içeriklerin samimi ve dürüst olmasına dikkat çekerek adı konulmamış bir tüccarlık yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti ve ekledi: “Sosyal medyadaki fan sayfaları kıymet haline gelmeye başladı ve bundan da para kazanılıyor. Bu ticaret önümüzdeki yıllarda sosyal medyanın parametrelerini belirleyecek, o nedenle önceliğin bu konuya verilmesi gerekiyor.”

Serhat Akkılıç ise sosyal medya ile ilgili şunları söyledi: “Bugün iş dünyasında büyük bir çoğunluk sosyal medyanın markalar için önemli olduğunu kabul ediyor, ancak çok azı bu konuda ne yapması gerektiğini biliyor. Geleneksel medyada markalar parasını verip yayınlanacak içeriği kontrol edebiliyorlardı ancak sosyal medyada bu lüks yok. O nedenle bu yeni medyadaki havayı solumak ve işin doğrularını bilen profesyonellerle çalışmak gerekiyor. Bir başka deyişle sosyal medyadaki fırsatlar iyi yönetilemediğinde markalar için tehdit unsuru oluşturuyor. Bunu önlemenin yolu da doğru bir dijital strateji geliştirmekten geçiyor.”

(NTVMSNBC)

»»  read more

26 Ocak 2010 Salı

Dünya dijital müziğe kayıyor


Küresel müzik pazarı krizin etkisiyle küçülmeyi sürdürürken, dijital müzik satışları hız kesmeden artıyor.


Dijital müzik satışları, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 12 oranında büyüyerek, 4,2 milyar dolara ulaştı. Dijital müzik satışları toplam pazarın yüzde 27'sine tekabül ediyor.

Fransız ekonomi gazetesi La Tribune'deki habere göre, Uluslararası Fonografik Sanayi Federasyonu (IFPI), yayımladığı ''2009 Yılı Dijital Müzik Rapor''unda, hükümetlere korsanla mücadele çağrılarını yineleyerek, geçen yıl küresel müzik pazarının bir önceki yıla göre yüzde 15 gibi önemli bir oranda gerilediği belirtildi.

Raporda, 2004 yılında küresel müzik pazarının 22,4 milyar dolar olduğu hatırlatılarak, geçen yıl da son on yıl olduğu gibi satışlarda düşüş kaydedildiği ve 15,8 milyar dolara gerilediği ifade edildi.

İnternet üzerinden yasal olarak indirilen müzik pazarının geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 12 oranında büyüme kaydederek, 4,2 milyar dolara ulaştığına işaret edilen raporda, dijital müzik satışlarının küresel satışların yüzde 27'sini oluşturduğu belirtildi. 2008'de dijital müzik satışı küresel satışların yüzde 20'si oranında bir paya sahipti.

Bu konuda ülkeler arasında ciddi farklılıklar olduğuna dikkat çekilen raporda, ABD'deki dijital müzik satışlarının pazarın yüzde 40'ını oluşturduğu ifade edildi.

ABD'yi yüzde 15'le Avrupa ülkelerinin izlediği bildirilen raporda, bu konuda geçen yıl Avrupa pazarında önemli gelişmeler kaydedildiği vurgulandı.

Raporda ayrıca, müzik endüstrisinde, dijital müzik satışlarındaki artışın fiziksel müzik satışlarındaki düşüşü telafi etmediği belirtildi.

(NTVMSNBC)

»»  read more

Toros Dağları'nda 'Farmville' kuruluyor


Üyeleri gruplaştırıp organik tarımsal üretim yaptıracak ve alışveriş modeli itibarıyla Facebook'taki Farmville oyununa çok benzeyecek Farsak Projesi'ne yoğun ilgi var.


Toroslar'da asgari ücretin de altındaki gelirleriyle ciddi anlamda geçim sıkıntısı yaşayan köylüleri, ürünlerini değerlendirerek kalkındırmak için Farsak Projesi'ni hayata geçiren 70 yaşındaki Tuncer Gültang, ünlü paylaşım sitesi ''Facebook''a taşıdığı proje ile bir anda yurt genelinde hatta yurt dışında çok sayıda gencin önderi oldu.

Gültang'ın, yaklaşık 3 ay önce ''köylü kalkınmadan ulus kurtulmaz'' sloganıyla oluşturduğu grup, kısa sürede 2 bin 350 üyeye ulaşırken, üyeler ''Tuncer dede'' dediği Gültang'ın önderliğinde paylaşım sitesinin ünlü ''Farmville'' oyununu da gerçeğe dönüştürecek.

Gültang, yaptığı açıklamada, önceki yıl Feke ilçesine bağlı, Toros Dağları'nın eteğindeki Güzpınarı köyünde hayata geçirdiği ''Farsak Projesi''ni, ilk sıralar arkadaşlarını bulmak ve torunlarıyla konuşmak için kullandığı ''Facebook''a taşıdığını anlattı.

Yaklaşık 3 ay önce sitede ''Farsak Projesi Grubu'' adı altında bir grup oluşturduğunu ve gruba ilk olarak Çukurova ve Mersin Üniversitesinden tanıdığı gençleri dahil ettiğini belirten Gültang, ''Bu gençlerin de katkısı ile grubun üye sayısı hızla arttı. Özellikle Bilkent ve Selçuk üniversiteleri ile değişik illerden gençler, projeye ilgi duydu. Kısa sürede benim de tahmin edemeyeceğim şekilde 2 bin 350 üyeye ulaştık'' dedi.

Grubu ''Farsak Projesi'' ile tanıştırdığını ve amaçlarını paylaştığını ifade eden Gültang, şöyle konuştu:
''Projeyi 'köylü kalkınmadan ulus kurtulmaz' sloganı ile Facebook'a taşıdım. Gördüm ki, gençlerin doğal yaşama ve üretime büyük ilgisi var, ancak bir önderleri yoktu. Doğal ürünler tüketilmesi ve köylerdeki ürünlerin desteklenmesini amaçlayan projemizi genellikle 20-30 yaş grubundaki üniversite öğrencileri destekliyor. Bunun yanı sıra her yaştan ve Türkiye'nin dışında ABD, Kanada, Azerbaycan, Hindistan, Bangladeş gibi çeşitli ülkelerden üyemiz var. Ayrıca Tema, Doğal Tohum gibi gruplar da projeyi destekliyor.''

SANAL ALEMDEKİ FARMVİLLE GERÇEĞE DÖNÜŞECEK
Gültang, Facebook'taki yazışmaları sırasında gençlerin bu site aracılığıyla çiftçilik yapılarak sanal para kazanılan 'FarmVille' oyununu çok fazla oynadıklarına şahit olduğunu belirterek, oyunun gerçeğe dönüşmesi için harekete geçtiğini söyledi.

'FarmVille' fikrini üyelerle paylaştığında beklemediği bir istekle karşılaştığını belirten Gültang, şöyle konuştu:
''Söz konusu oyunda kişiler kurdukları tarlaya tohum ekip hasadını yaparak sanal para kazanıyor. Ekilen tohumun cinsine göre hasat için 4, 12 saat ya da 1 gün boyunca meyve veya sebzeye dönüşmesi bekleniyor. Yani bir anlamda gençler çiftçilik yapıyor. Bizim de Farsak Projesi kapsamında bir süre önce hayata geçirdiğimiz Kardeş Aile Projesi de aynı şeyi hedefliyor zaten. Şehir hayatından bunalan aileler köydekilerle doğal üretim yapıyor. Şimdi biz Facebook'taki üyelerimizi kendi bulundukları bölgelerde gruplaştırarak, tıpkı Feke'deki gibi organik üretim yapmasını sağlayacağız.''

FarmVille oyununu mart-nisan ayında Feke ilçesinde grubu destekleyen ÇÜ öğrencileri ile gerçeğe dönüştürerek ilk somut adımı atacaklarını ifade eden Gültang, ardından Kocaeli, Bursa ve diğer illerde oluşturulan gruplarla üretim yapılacağını kaydetti.

Gençlerin çok istekli olduğunun altını çizen Gültang, ''Mesela Bursa'dan gruba katılan Aydan Ay, Mustafa Kemal Paşa ilçesine bağlı Koşuboğazı köyündeki 100 dönüm arazilerini proje ile değerlendirmek istediğini yazdı. Kanada'da öğrenim gören İpek Toker ise İzmir'de yaşayan ailesi ile üretim yapmak istediklerini bildirdi. Ay ve Toker gibi onlarca üye var, ÇÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayzin Küden ve öğretim üyelerinin de katkısı ile biz bu gençlere doğal tohum, üretim yöntemlerini anlatıp önderlik yapacağız. Hatta üretilen ürünlerin marka, pazarlama gibi faaliyetlerini de yürüteceğiz'' dedi.

10 BİN ÜYEDE KAYITLAR DONDURULACAK
Gültang, grup üyelerinin proje ile köy yaşantısı ve buradaki kişilerin zorlu yaşamına da tanık olacaklarını belirterek, ''En küçük para ilişkisinin olmadığı bu projenin sağlıklı işlemesi için 10 bin üyeye ulaşınca kayıtları donduracağız, çünkü somut adımlar atmak istiyoruz'' diye konuştu.

Güzpınarı köyünde ''Farsak'' markasıyla kahve, bir tür pestil olan Farsak kırması ve şampuan üretimi yaptıklarını anımsatan Gültang, 'FarmVille'in gerçeğe dönüşmesiyle de tamamen doğal olan yöresel farklı ürünlerin tüketiciyle buluşacağını kaydetti.

(NTVMSNBC)

»»  read more

Patlayıcıyı sezen elektronik burun

Havalimanlarında terörist saldırılara karşı elektronik burun sistemi geliştirildi.

Alman bilim adamları, birçok ülkenin havalimanlarında olası terörist saldırılarına karşı sert önlemler almaya hazırlandığı bir dönemde, "muhtemel teröristleri" tespit edebilen bir elektronik burun sistemi geliştirdi.

İtalyan haber ajansı Ansa'da yer alan habere göre, Alman Fraunhofer Enstitüsü tarafından geliştirilen "Hamlet" adlı sistem, sadece patlayıcıları ya da patlayıcı yapımında kullanılabilecek kimyasalları tespit etmekle kalmıyor, aynı zamanda şüpheli hareket eden kişileri seçerek, onları izleyebiliyor.

Bilim adamları, "yanlış alarmları önlemek için" prototip üzerinde çalışmayı sürdürüyor.

(NTVMSNBC)

»»  read more

Cep telefonu fareye yaradı


Her gün 1 saat cep telefonu dalgalarına maruz bırakılan farelerin belleği güçlendi, Alzheimer belirtileri azaldı.


Cep telefonlarının kanser yapıp yapmadığı hararetle tartışılmaya devam ederken, bir grup bilim adamından şaşırtıcı bir iddia geldi. Açıklamada, cep telefonunda yayılan elektromanyetik dalgaların deney farelerinin belleğini harekete geçirdiği ve hatta yaşlı farelerdeki Alzheimer semptomlarını azalttığı belirtildi.

Güney Florida üniversitesinde halen yürütülen çalışma, uzun süreli cep telefonu kullanımının etkilerini araştırıyor. Bilim ekibinin çalışmalarından elde edilen ilk bulgulara göre cep telefonundan yayılan elektromanyetik dalgalar, beyinde biriken beta-amiloidi azaltıyor. Bu kötü proteinin varlığı ve miktarı, Alzheimer hastalığının alameti farikası sayılıyor.

Popular Science dergisindeki habere göre uzun süreli deneyde kullanılan 100 adet fare, cep telefonu sinyali yayan bir anten vasıtasıyla her gün 1 saat elektromanyetik dalgalara maruz bırakıldı.

Kullanılan farelerin tamamı Alzhiemer hastalığına yakalanacak şekilde önceden genetik değişime uğratılmıştı. Manyetik dalgaların normal beyin üzerindeki etkisini de kontrol açısından incelemek isteyen ekip, bu fare grubuna genetik değişim geçirtilmemiş başka fareler de ekledi.

Sonuçta Alzheimer tedavisi gören fare grubunda net şekilde bir bellek güçlenmesi tespit edildi. Araştırma ekibinin üyesi Dr. Gary Arendash, Alzheimer olmayan farelerin belleklerinin de deney süresinin sonunda normal düzeyin üzerinde çıktığını belirtti.

Cep telefonu anteninden yayılan dalgaların fare beynindeki kan dolaşımını ve enerji metabolizmasımı olumlu etkilediğini söyleyen Arendash, bunun nasıl gerçekleştiğini henüz araştırdıklarını, işleyişi çözdükten sonra bu yöntemin insan beyni için de geliştirilebileceğini ifade etti.

(NTVMSNBC)

»»  read more

HP Labtoplara Teknokask güvencesi ücretsiz!!!


»»  read more

Facebook arkadaş sayınızla sosyalliğinizin doğru orantısı yokmuş...


Bilim insanlarına göre sosyal ağ sitelerindeki arkadaş sayınızla sosyalliğiniz arasında doğru orantı yok. İsterse binlerce arkadaşınız olsun beyin bunun en fazla 150’sini taşıyabiliyor. Sosyal paylaşım ve mikrobloging sitelerinde ne kadar çok arkadaş veya izleyeniniz varsa o kadar sosyal mi sayılırsınız? Bilimcilere göre bu sorunun yanıtı 'hayır'. Sözkonusu sanal ortamlardaki kişisel sayfalarda 5 bin kişiye kadar arkadaş toplanabilse de insan beyni bunun en fazla 150’sini taşıyabiliyor. Oxford Üniversitesi’nden Robin Dunbar’ın araştırmasına göre ne kadar ‘sosyal’ olursak olalım, beynin bilinçli düşünme ve dil yetisinin kontrol edildiği neokorteks bölümü en fazla 150 kişiyle sosyal ilişkiyi sürdürebilme kapasitesine sahip. Neolitik köylerden modern ofis ortamlarına kadar geniş bir dönemde sosyal ortamları inceleyen Dunbar, 1990’larda geliştirdiği ve kendin adını taşıyan bu teoriyi Facebook gruplaşmalarına uyguladı. Facebook arkadaş sayısı bini geçen kişilerle birkaç yüz olan üyelerin mesaj trafiğini analiz eden Dunbar, ikisinin arasında neredeyse hiç fark olmadığını tespit etti. Dunbar’a göre arkadaş listesinde binlerce kişi ekli bulunan üyeler bile ortalama en fazla 150 kişiyle belirli aralıklarla iletişime geçebiliyor. Bu iletişim frekansı yılda bire kadar da düşebiliyor. Bir diğer ilginç sonuç da, kadınların erkeklere kıyasla iletişime ve arkadaşlıklara daha önem veriyor olmaları. Dunbar “Kadınlar birbiriyle konuşsa bile tatmin olabiliyor. Erkeklerinse illa fiziksel bir şeyler yapması gerekiyor” diyor. (NTVMSNBC)
»»  read more

| 0 yorum |

Araç İçinde 4G Bağlantı

Alcatel- Lucent, Paris’te yaptığı tanıtımda 4G adı da verilen Long Term Evolution (LTE) bağlantısı kullanan araç için teknolojilerini tanıttı.
Alcatel-Lucent, 19 Ocak’ta Paris’te düzenlediği etkinlikle mobil genişbantın geleceğini gözler önüne serdi.
Alcatel-Lucent kampüsünde gerçekleştirilen etkinlikte, 2,6 GHz spektrumunda bir Long Term Evolution (LTE) ağına yönelik canlı demolar ve LTE Bağlantılı Otomobil’in Avrupa pazarına ilk tanıtımı yapıldı.

Araç içi LTE bağlantılı cihazlarla müzik indirme, online oyun oynama gibi birçok şey yapılabilecek
Etkinlik, LTE Bağlantılı Otomobil’in Avrupa’daki ilk canlı demosu olma özelliği taşıyor. Bu otomobil, Alcatel-Lucent’in QNX Software Systems, Toyota Motor Sales (TMS), Kabillion ve Atlantic Records gibi ng Connect Programı’na üye kurumlarla birlikte geliştirdiği, ileri düzey bir çözüm konseptini temsil ediyor.
4G için ilk saha denemeleri yapıldı
Alcatel-Lucent’in LTE çalışmaları
LTE bağlantılı araç içi menüler
15-18 Şubat tarihlerinde Barselona’da yapılacak Mobile World Congress fuarında da sergilenecek olan LTE Bağlantılı Otomobil konsepti, ağ operatörleri, otomobil tedarikçileri ve uygulama sağlayıcılar için potansiyel bir gelir fırsatı sunuyor ve otomobil içinde kişiselleştirilmiş son kullanıcı deneyimlerinin yaşanacağı yeni bir çağı müjdeliyor.
Geliştirilen araç Toyota ve daha birçok markanın ortak çalışmasından ortaya çıkıyor
Bu çözüm konsepti, araç içinde eğlence, bilgi, güvenlik ve sürüşle ilgili özelliklerin bir arada sunulacağı kapsamlı bir menü vaat ediyor.
Kaynak: http://www.shiftdelete.net/arac-icinde-4g-baglanti-17718.html
»»  read more

25 Ocak 2010 Pazartesi

NASA,tek kişilik uçuş aracı üretiyor

»»  read more

Microsoft Zune smartphone

Bu söylenti esasında bize çok mantıklı görüntü: Microsoft Zune smartphone cep
telefonu. Hatta bizi asıl şaşırtan şey Microsoft Zune akıllı cep telefonu gibi bir modelin ortaya çıkmasının neden bu kadar uzun zaman aldığı oldu. Elbette iPhone telefonda bulunan tüm özelliklere sahip olma potansiyelindeki bir smartphone akıllı cep telefonunun bir gecede geliştirilmesi mümkün değil. Microsoft Zune modelinin kendi çapında da olsa belirli bir taraftar grubu var. Ama bizim dikkatimizi çeken şey bazı stratejik hizmetlerin tüketici tarafından bilinmemesi oldu. Bu durum, Las Vegas'ta düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı'nı ziyaretimiz esnasında bir Microsoft çalışanı tarafından da bize ifade edildi.

Microsoft Zune smartphone
Pazarlama stratejileri açısından her şey o kadar düzgün ve programlı ilerlemiyor. Bununla beraber, Microsoft'un önümüzdeki haftalarda düzenlenecek olan

Mobil Dünya Kongresi'nde Microsoft Zune telefonunu tanıttığı takdirde tüm dünyanın dikkatin çekeceğine şüphe yok. Zune akıllı telefon hakkında henüz çok az şey biliyoruz. Microsoft Zune cep telefonunun sahip olacağı ekstra özellikler şu an için hep tahmine dayanıyor. Microsoft Zune Smartphone akıllı cep telefonunun tamamen yeni bir kontrol arayüzü ile çalışacağı söyleniyor.

Microsoft Zune servisleri ve uygulamalar
Diğer özellikler konusunda ise Microsoft Zune smartphone cep telefonunda ne gibi fonksiyonlara yer verileceğini şu anda sadece tahmin yürütebiliyoruz. Şüphesiz cihaz bir dijital kameraya yer verilecektir fakat kameranın beş yada sekiz megapiksel olması bizim için bir anlam ifade etmiyor. Video görüntüler en azından HD çözünürlükte kaydedilecektir. Bizi asıl ilgilendiren ve merak ettiğimiz nokta ise Microsoft Zune cep telefonu beraberinde ne tür ve hangi servisler, fonksiyonlar ve Apps uygulamaların bulunacağı. Bize göre diğer modellerle Microsoft Zune arasındaki farkı bunlar belirleyecektir. Mobil Dünya Kongresi'nde bu konuda biraz daha aydınlanıp aydınlanmayacağımızı hep birlikte göreceğiz…

(Letsgomobile)

»»  read more

3 boyutlu gözlükler

Tüketici Elektroniği Fuarı esnasında Las Vegas Kongre Merkezi'nde 3D fırtınası tabiri caizse herkesi etkisi altına aldı. Kongre Merkezi'nde her biri diğerinden daha heyecan uyandırıcı çeşitli 3D multimedya şovları gerçekleştirilirken artık 3 boyutlu görüntülemenin yakın bir zamanda oturma odalarımızın vazgeçilmezi bir parçası olacağının da işaretleri görülüyordu. Tüketici Elektroniği Fuarı'nda plazma ekranlar, LED TV'ler ve diğer HDTV özellikli monitörlerin her biri kimi ince yapısı ve kimi de tasarımı sayesinde harika görüntüler sergilediler ancak bu ürünlerin ortak paydası 3D 3 boyutlu gözlüklerdi. 3D teknolojisine hepimizin - en azından 3 boyutlu görüntü deneyimini evlerinde yaşamak isteyenlerin abone olacağına kuşku yok.

3D oyun gözlükleri ve 3 boyutlu spor gözlükleri
Fuar etkinliklerinde çeşitli 3D gözlük modelleriyle karşılaştık. 3D gözlükler, 3D oyun gözlükleri ve hatta 3D

spor gözlük tasarımlarının da piyasaya çıkması çok uzun sürmeyecektir. 3D teknolojisini tüm yönleriyle tecrübe ettikten sonra aklımızda şu ana kadar çeşitli üretici firmalar tarafından henüz cevaplanamayan bir soru belirdi: Farklı 3D gözlükler ve farklı üretici firmaların 3D teknoloji desteği birbirleriyle uyumlu olacak mı?

Farklı 3 boyutlu gözlük modelleri
Şu anki mevcut modeller ve teknolojilerle örneğin ben kendi Sony 3D gözlüğümü alıp arkadaşımın evindeki Panasonic 3D plazma ekranda Dünya Kupası'nı seyredemiyorum. Tersi için de aynı durum geçerli. Bu aşamada akıllara şu soru geliyor: Misafirlerimiz için de ayrıca 3D gözlükler mi satın almak zorunda kalacağız? Konu ile ilgilenenlerin aklını kemirdiğinden dolayı, umarız bu soru kısa zaman içerisinde herkesi rahatlatacak şekilde cevaplanır.

(letsgomobile)

»»  read more

21 Ocak 2010 Perşembe

Teknokask ile hırsızlıktan korkmayın...

»»  read more

20 Ocak 2010 Çarşamba

Nintendo DS boy attı..


Nintendo DS mobil oyun konsollarına büyük ağabey geliyor. Firmanın yeni ürünü DSi XL, daha büyük ekranıyla oyuncuları keyiflendirecek.

Dünya çapında 100 milyondan fazla oyun tutkunu tarafından kullanılan Nintendo DS ailesinin dördüncü üyesi Nintendo DSi XL, 5 Mart’ta tüm Avrupa ile birlikte Türkiye’de satışa çıkıyor.

DS Lite’ı yüzde 93 büyüten ve 4.2 inch ekrana sahip olan Nintendo DSi XL ile macera ve aksiyon daha keyifli olacak gibi. Üstelik yan ve üstten görüş açısı da genişletildiği için oyuna sağdan soldan izleyici olacaklar da artacaktır.

XL'in kasa renkleri de şarap kırmızısı ve koyu kahverengi ile zenginleşmiş. Kaleme benzer yeni stylus ile oynanış rahatlığı ve kontrol hakimiyeti sunduğu da firma bülteninde yer alan verilerden.

Nintendo DSi XL, internet tarayıcısı dahil, Nintendo DSi’ın sahip olduğu bütün özelliklere sahip. Bunların yanı sıra Dr Kawashima’s Little Bit of Brain Training: Arts Edition ve Dictionary 6 in 1 with Camera Function oyunları da paketten çıkacak.

(Ntvmsnbc)

»»  read more

Tüketicinin beyni okunursa...


Reklam verenler, artık, "Fonksiyonel Manyetik Rezonanz Görüntüleme" (fMRI) tekniğinin kullanılmasıyla, reklamı izleme sırasında tüketicinin beyninde "beyin hücreleri, beyin lopçukları, kan hızı" gibi tepkileri izleyebiliyor.

Bugüne kadar pazarlama materyallerinin ve yöntemlerinin tüketici üzerindeki etkisini çeşitli deneyler ile ölçen reklam verenler, "bilimsel" bir yöntem olan Nöro-Pazarlama ile tanıştı. Klasik pazarlama yöntemlerini ve vazgeçilmez anketleri geride bırakan bu araştırma yöntemi, fMRI tekniği ile tüketicinin beynine girip hangi reklam öğesine hangi tepkiyi verdiğini ayrıntısıyla raporluyor.

Böylelikle pazarlamada kullanılan araçların renginden, yazı biçimine, sesinden kullanılan görsele kadar, tüketicinin hangi reklam öğesine hangi tepkiyi verdiği anlaşılabiliyor.

TÜRKİYE'DE HENÜZ RAĞBET YOK
fMRI tekniğini geliştiren Millward Brown Türkiye Genel Müdürü Betül Khan, araştırma yöntemlerinden belki de en kesini ve en doğrusu olan fMRI yönteminin dünyada kullanımının oldukça düşük olduğunu belirtirken, "oldukça pahalı" dediği yöntemin Türkiye'de şu an rağbet görmediğini söyledi.

İsteyen Türk şirketlerine bu hizmeti verebildiklerini anlatan Khan, şöyle dedi:
"Türkiye'de araştırma sektörü 200 milyon lira civarında. Nöroloji biliminin pazarlama için kullanımı şimdilik çok pahalı olduğundan yöntemin Türkiye'de yaygınlaşması zaman alacak gibi görünüyor. Ancak tabii teknolojinin gelişmesi, ucuzlaması ve Türk şirketlerinin araştırmaya daha fazla bütçe ayırmasıyla birlikte önümüzdeki yıllarda Türkiye'de nöro pazarlamadan onay alarak yayına giren ilanları görebileceğiz.

Millward Brown bu alanda yenilikleri araştırma kullanıcılarına ve reklam verenlere sunma konusunda öncülük yapıyor. Reklam ön testlerinde beyin dalgalarını ölçerek duygulanımları anlamaya yönelik oldukça pratik ve uygulanabilir nörobilimsel yöntemleri kullanıma sunuyor. Geleneksel araçlar, elbette araştırma yöntemlerimizin temeli olarak kalacak. Ancak iş reklamın işlenişi gibi ince etkilere geldiğinde, nöroloji bilimi konuları daha derinlemesine araştıran artı bir iç görü boyutu kazandırır."

fMRI NASIL ÇALIŞIYOR?
Beynin fiziksel ve sanal uyarıcılara verdiği tepkileri anlamak amacıyla kulanılan fMRI tekniği, Millward Brown tarafından, İngiltere'de İngiliz Royal Mail şirketi için tüketicinin hangi reklam materyallerine nasıl tepki verdiğini anlamak için gerçekleştirildi.

Çalışmalar, Bangor Üniversitesi'ndeki Deneysel Tüketici Psikolojisi Merkezi ile ortaklaşa yürütüldü.

Betül Khan, fMRI ile "beynin farklı medya kanallarına verdiği tepkileri incelemenin", pazar araştırmasında daha önce görülmemiş bir düzeye geldiğini belirtti.

Khan, yapılan araştırmada, ana bulgu olarak elle tutulur materyallerin beyinde daha derin bir iz bırakır sonucu çıkartıldığını anlatarak, araştırmadan sağlanan gerçek deneyimi ise, "fiziksel medyanın hafızaya daha iyi entegre olması" diye özetledi.

fMRI yönteminin, reklamın beyinde işlenişi sırasında en çok aktif olan bölümlerini gözlemleme olanağı verdiğine ve katılımcıların kelimelerle ifade etmekte zorlanabilecekleri ve geleneksel araştırma yöntemleriyle gözden kaçabilecek çok küçük işlenişleri de kapsadığına işaret eden Khan, Royal Mail şirketinin bu çalışmayı, fiziksel ve sanal medya iletişimlerinin etkileri arasında bir fark olup olmadığını anlamak için uyguladığını belirtti.

Khan, araştırma sırasında 20 katılımcıya hem pazarda bulunmakta olan reklamlar hem de aynı sayıda karıştırılmış görsellerin gösterildiğini, aynı materyalin hem sanal tecrübe yaratmak için ekranda, hem de fiziksel tecrübe yaratmak için kartlara basılı olarak gösterildiğini anlattı.

"Materyalleri incelerlerken medya kanalı seçiminin pazarlama mesajlarının işlenişine olan etkisini tespit etmek için katılımcıların beyin taramaları kullanıldı" diyen Khan, araştırma sonucunda fiziksel materyallerin hafızaya daha iyi bağlandığının ortaya çıktığını ifade etti.

(Ntvmsnbc)
»»  read more

Akıllı kumaşlar pek yakında

Önümüzdeki yıllara damgasını vurması beklenen, nano teknolojiyle üretilen akıllı tekstil ürünleriyle özellikle giyimde sınır tanımayan, hayatı kolaylaştıran kıyafetler üretilecek.

Nanoteknoloji sayesinde, daha önce hayal bile edilemeyecek ancak hayatı önemli ölçüde kolaylaştıracak, renklendirecek giysilere sahip olacağız. Kokmayan çorap, su ve kir tutmayan pantolon, renk değiştiren elbise ve cep telefonu şarj eden tişört, nanoteknoloji sayesinde üretilebilecek.

Akıllı tekstil üretimi konusunda AB ülkeleri ile ABD, Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Avusturya başta olmak üzere birçok ülkede yoğun çalışmalar yapılıyor. Bu ülkelerde nano-tekstil konusunda uzmanların yetiştirilmesi için önemli projeler hayata geçiriliyor.

Bursa'da dev markalara üretim yapan Yeşim Tekstil CEO'su Şenol Şankaya, tekstilde üretimin ve Ar-Ge çalışmalarının insan ve çevre odaklı geliştiğini belirterek, sektörün su ve enerjinin daha az kullanılmasını sağlayacak ürünlerin üretimine ağırlık verdiğini bildirdi.

Şankaya, kir ve su tutmayan ürünlerin gelecekte daha fazla kullanılacağını belirterek, şöyle konuştu: ''Giysi üzerine dökülen yağlı yiyecekler ve salçaya tuz serpmek tarihe karışacak. Bizim yeni ürettiğimiz akıllı kumaşlar, leke tutmuyor. Diğer önemli bir ürünümüz, yüzde 100 doğal bir kumaşımız, nemi vücuttan hızla emip uzaklaştırıyor.

"300 gramlık havlu 8 litre kötü kokuyu nötralize ediyor. Bir tişört ise 4 litre kötü kokuyu etkisiz hale getirebiliyor. Havlu ve tişört her yıkandığında bu özelliğini geri kazanıyor. Diğer yeni bir ürünümüz ise güneşle dost siyah kumaşlar. Bu kumaşlar güneş ışığı altında açık renkli giysi özelliği gösteriyor. Güneşi yansıtan akıllı siyah kumaş, vücudu serin tutuyor zararlı UV ışınlarından koruyor.''

Hayatı renklendireceği vurgulanan diğer kumaşta ise desenin gizli tutulduğunu vurgulayan Şankaya, ''Su ve nemle teması durumunda giysi üzerindeki desen ortaya çıkıyor. Bunların yanı sıra kolay ütülenme ve leke tutmama, E vitaminli, saman nezlesinden ve sivrisinekten koruma, ısı regülatörü gibi birçok özelliğe sahip giysiler bile üretilebilecek. Yeşim Tekstil olarak çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Nano teknolojiyle üretilen yeni ürünlerimizin devam gelecek'' dedi.

(Ntvmsnbc)

»»  read more

AB'den 'kimyasal bilgisayar' projesi

Avrupa Birliği'nin finanse ettiği bir projeyle bilim adamları, insan vücudundaki nöronlardan biyolojik anlamda esinlenen ve işlemci sinyallerini kimyasal düzeyde ileten bir "ıslak bilgisayar" üzerinde çalışacaklar.

İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin haberine göre, 2,6 milyon dolarlık proje, şu anki bilgisayarların yapamadığı, mini moleküler robotları kontrol etmeyi ve kimyasal nano sinyalleri yönlendirmeyi hedefliyor. Bu çalışmayla, ayrıca, insan vücudundan gelen kimyasal sinyallere zeki tepkiler veren "akıllı ilaçlar" üretilmesi amaçlanıyor.

Birçok Avrupa üniversitesinden araştırmacının yer alacağı ve Şubat ayında resmen başlayacak projede, üzerinde çalışılacak biyolojik anlamda esinlenilen bilgisayar canlı hücreleri kullanmıyor. Bunun yerine, biyolojik hücre duvarlarına benzer bir katmanı kendiliğinden oluşturabilen kimyasal hücrelerden faydalanıyor ve bu kimyasal hücreler kendi aralarında sinyalleri iletebiliyorlar.

Bu kimyasal hücreler, bir kimyasal sinyali aldıktan sonra "tesirsiz sürece" giriyorlar. Bu süre zarfında hiçbir dış sinyal, bu hücreleri etkileyemiyor ve diğer bağlantılı hücrelerden gelen zincirleme reaksiyona kendilerini kapatıyorlar. Bu tip kimyasal hücrelerin oluşturduğu organizasyon sistemi de beynin çalışmasına benziyor.

Geleceğin süper bilgisayarları için de bir mihenk taşı sayılabilecek bu kimyasal bilgisayar için uzmanlar, birgün insan beyniyle gerçek anlamda rekabet edebilecek bir bilgisayar geliştirme imkanı tanıyabileceğini belirtiyorlar.


(Ntvmsnbc)

»»  read more

Matrix gerçek oluyor!

ABD Milli Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Prjoleri Ajansı (DARPA) siber askerlerin olası siber savaşlara karşı alıştırma yapabileceği gelişmiş bir simulasyon projesine başladı. Simulasyonda insan gibi davranmaya programlanmış bilgisayar programları yeni nesil siber savaş silahlarını ve taktiklerini test edecekler.

Ulusal Siber Alan (NCR) adı verilen simulasyonda yazılan bilgisayar programlarının insan davranışlarını ve zayıflıklarını birebir taklit edebilmesi bekleniyor. Bu şekilde yazılan program, ulusal siber savunma adı altında hem saldırı hemde savunma amacıyla kullanılabilecek.

Oluşturulan simulasyonda normal hayatlarını sürdüren insanları taklit eden programlar ve onları rahatsız eden veya kurtarmaya çalışan savaşçı programlar bulunacak.

'AJAN SMİTH'LER GELİYOR

Bu durum 1999 yılında çekilen ‘Matrix’ filmini oldukça andırıyor. Simulasyonda yer alan savaşçılar ise ‘Ajan Smith’ olarak adlandırılabilir.

Gelişmeyi daha heyecan verici kılan olay ise NCR adı verilen simulasyonun internet veritabanıyla sürekli güncellenecek olması. Böylelikle savunma dosyalarına sızabilecek ve 3. Dünya savaşına neden olabilecek saldırgan virüslerin önüne geçilmesi hedefleniyor.

Yetkililer projenin 2. Test aşamasının tamamlandığını fakat NCR’ın tam kapasiteyle çalışması için daha zamana ihtiyaçları olduğunu açıkladı.


(Ntvmsnbc)

»»  read more

13 Ocak 2010 Çarşamba

| 2 yorum |

Teknokask' tan HP Kampanyası....

»»  read more

| 0 yorum |

Palm Pxi


Pré ile iPhone’u tahtından indirmeye çalışan Palm, yeni telefonu Pixi ile karşımıza bir kez daha ama daha güçlü bir şekilde çıkıyor.



Palm’ın bu yeni ürünü Pixi, bir önceki model Pré’den büyük farklılıklar taşıyor. Pré modelinde kayan klavye kullanılırken Pixi’de klavyemiz tamamen görünüyor fakat boyutlar buna rağmen 55mm x 111m x 10.8mm ölçülerinde tutuluyor. Yani Pixi, Pré’den daha küçük boyutlara sahip. Bunun yanında Wi-Fi özelliği bulunmayan telefonda Bluetooth 2.1 desteği bulunuyor.

2.6 inçlik bir ekran barındıran telefonda aynı zamanda 2MP kamera ve 8GB hafıza bulunuyor. Farklı bir kapak tasarımına da sahip olan telefona, Palm özellikle gençlerin ilgi göstermesini bekliyor.
»»  read more

| 0 yorum |

Xerox

Xerox, üzerindeki bilgileri kendi kendine silen deneysel bir kağıt geliştirdiğini açıkladı

Xerox, kağıt üzerine basılı görüntü ve bilgilerin 16-24 saat içinde kaybolmasına ve aynı kağıdın tekrar tekrar kullanılmasına imkan veren bir teknoloji keşfettiğini ve patent başvurusunda bulunduğunu duyurdu.

Dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden Xerox, geliştirdiği yeni bir teknoloji ile gelecekte insanoğlunun kağıt tüketim anlayışını değiştirecek bir yeniliğe imza atıyor. Xerox?un Kanada?daki AR-GE Merkezi ve Palo Alto?daki ünlü PARC AR-GE Merkezi?nin ortak buluşu ile yakın gelecekte kağıtların kısa süreli bilgi vermek üzere basılması ve aynı kağıdın tekrar tekrar kullanılabilmesi mümkün olacak.

Xerox, ?silinebilir kağıt? adını verdiği ve halen geliştirilme aşamasında olan bu buluşu için patent başvurusunda bulundu. Xerox?lu bilim adamları silinebilir kağıt geliştirebilmek için geçici olarak var olacak görüntüler yaratmanın yollarını arayarak işe başladılar. Çalışmaları ilerlerken ?tamam şimdi bulduk? denilen nokta, belli miktar dalga boylarında ışık alan parçaların renk değiştirdikleri ve belli bir süre sonra kendiliğinden ortadan kayboldukları an oldu. Bu noktadan hareket ederek, şu an için kendisini 16-24 saat arasında silen defalarca tekrar kullanılabilen kağıtların buluşu ortaya çıktı.

Xerox?un Kanada?daki AR-GE Merkezi, bu teknolojinin kimyasal tarafı bir başka deyişle silinebilir kağıt ve bileşenleri üzerinde çalışırken, Xerox?un Palo Alto?daki dünyaca ünlü PARC AR-GE Merkezinde ise silinebilir kağıt üzerine defalarca baskı yapacak yazıcı cihazının geliştirilmesi için çalışılıyor. PARC?daki Xerox bilim adamları hali hazırda, farklı dalga boylarındaki ışıkları yazma kaynağı olarak kullanan prototip bir yazıcı geliştirdiler. Mevcut geliştirilen teknoloji, basılmış yazı ve görüntülerin zaman içinde doğal olarak kaybolmasını veya istenirse belli bir ısı seviyesinde anında ortadan kaldırılabilmesine imkan veriyor.

Xerox?un Kanada AR-GE Merkezi Yeni Materyaller Tasarlama ve Geliştirme Laboratuvarı Müdürü Paul Smith ?Xerox?un yaptırdığı araştırmalar ofislerde basılan her beş dokümanın ikisinin sadece bir günlük kullanımlar için basıldığını ortaya koyuyor. Bilgi üretimi ve paylaşımı için bilgisayarı kullanıyor olsak da halen bilginin okunması, incelenmesi işini kağıt üzerinde yapmayı tercih ediyoruz. Daha az kağıt kullanmak istesek de, bilgileri kağıt üzerinde okumanın verdiği rahatlık kağıt tüketiminin azalmasını engelliyor. Kısa süre içinde kendi kendini silen dokümanlar, en azından insanların yaşadığı bu çelişkiyi ortadan kaldıracak ve gerçekten daha az kağıt tüketilmesini sağlayacak? dedi.

Dünya üzerinde birçok sektörde çok yoğun ilgi görmesi beklenen bu buluşun, ticari olarak kullanıma sunulabilmesi için daha üzerinde çalışılması gereken çok detay bulunduğu belirtiliyor. Konu ile ilgili açıklamada bulunan PARC AR-GE Merkez Müdürü Eric Shrader, şu ana kadar yapmış olduğumuz çalışmalar silinebilir kağıt yapmanın mümkün olduğunu gösterdi. Bu projenin ilk adımı ama sonu değil, bu buluştan yola çıkarak ortaya konacak daha çok konu var? dedi.

Silinebilir kağıt teknolojisine, Xerox?un sürdürülebilir kalkınma anlayışı ile çevreye duyarlı ?yeşil ürünler? elde etmeye yönelik yıllardır yaptığı yatırımlar sonucu ulaşıldı. Xerox geliştirdiği yeni teknolojiler ile ürünlerinin daha az atık madde üretmesi, daha az enerji kullanması ve daha az kağıt kullanmasını sağlamaya çalışıyor.

Xerox, Uzakdoğu yapılanması Fuji Xerox'la beraber her yıl ortalama 1.5 milyar dolarlık bir kaynağı AR-GE çalışmalarına ayırıyor. Xerox'un bünyesinde 1100 bilim adamı bulunuyor ve A.B.D, Kanada ve Avrupa'da yer alan AR-GE laboratuvarlarında, iş uygulamaları, elektro mekanik sistemler, dijital görüntüleme, bilgisayar, renk bilimi ve baskı teknolojileri alanlarında araştırmalar yapılıyor.
»»  read more

İlk Linux tabanlı 3G cep telefonu

İlk Linux tabanlı 3G cep telefonu


Mobil iletişim devlerini biraraya getiren 3GSM konferansında öne çıkan konulardan biri de Linux’un mobil uygulamaları oldu. Linux’un mobil uygulamalar için potansiyelini araştıran şirketlerden Infineon, Samsung ve Linux geliştiricisi Trolltech, dünyanın ilk Linux tabanlı 3G akıllı cep telefonunu geliştirdiklerini açıkladı.

VİDEO KONFERANS ÖZELLİĞİ VAR
Fransa’nın Cannes kentinde devam eden 3GSM konferansında tanıtılan Linux tabanlı 3G cep telefonu, video konferansı, internet ve Java oyunlarına olanak veriyor. Infineon Technologies şirketi yetklilerinden Dr. Hermann Eul, Linux’un kolay adaptasyonu ve düşük maliyet avantajları sayesinde bir sonraki tasarım dalgasında büyük ilgi çekeceğini savunuyor.

SYMBİAN VE MİCROSOFT İLE YARIŞACAK
Symbian işletim sisteminin lider olduğu ve Microsoft’un kendini göstermeye çalıştığı bir pazarda, Linux uyarlanabilirlik ve düşük maliyet özellikleri ile rekabet edecek. Infineon yetkilisi Dr. Eul, operatörlerin kendi platformlarında daha fazla kontrol sağlamak amacıyla Linux tabanlı uygulamalara ilgi gösterdiklerini vurguluyor. Linux tabanlı 3G bir cep telefonunun raflara çıkması için henüz çok erken olmasına karşın, gerek bireysel kullanıcı, gerekse üretici şirketler açık kaynak işletim sistemine ilgi gösteriyor.

»»  read more

Mönitörde devrim...

Muhteşem bir bir manzaraya tanıklık edin! İşte görenleri hayretler içerisinde bırakan monitörler...
Böyle ekran görülmedi!
Büyük resmi görmek için tıklayınSamsung'un diz üstü bilgisayarının ekranı %40 oranında şeffaf...
2010 yılı yeni teknolojik cihazlar için çok verimli bir yıl olacak gibi görünüyor. Üç boyutlu televizyonların yanı sıra şeffaf ekranlı cihazlar 2010'a damgasını vuracak gibi görünüyor. CES 2010'da Samsung bu konuda tam anlamıyla gövde gösterisi yaptı.

Yeni tanıttığı 14 inçlik şeffaf OLED ekranlı diz üstü bilgisayarın prototipi, şeffaf ekran konusunda şimdiye kadar geliştirmiş benzerlerinden daha ilgi çekici görünüyor.

Şu ana kadar gördüğümüz örnekler genellikle %25 oranında şeffaf iken, Samsung'un yeni prototipi tam %40 oranında şeffaflığa sahip. Fakat bu diz üstü bilgisayar yakında piyasa olmayacak.
Samsung onun yerine dokunmatik şeffaf OLED ekranlı IceTouch medya oynatıcısını 2010'un ilk yarısında satışa sunacağını açıkladı. 2 inçlik ekranı çift tarafından da kumanda edilebilecek olan IceTouch'ın fiyatı ile ilgili olarak henüz bir bilgi verilmedi.

Fakat Sony Ericsson'un duyurduğu şeffaf ekranlı Xperia Pureness'in 1000 doları aşan fiyatını hesaba katınca IceTouch'ın da pek ucuz olmayacağını tahmin etmek zor değil...
»»  read more

| 0 yorum |

Gözlüksüz 3 boyutlu tv'ler geliyor...

CES 2010: Intel, 3 boyuta kafayı taktı
Intel, gözlüksüz 3 Boyutlu TV'lerin kapısını araladı.

3 boyut teknolojisi günümüzün yükselen akımı. Kendi modasını yaratan Intel'in, bu alanı boş geçmesi, hatta daha ileriye götürme çalışmaları yapmaması beklenemezdi. Yeni teknolojiye yönelik yoğun ilgiden cesaret bulan dev; geliştirdiği TV'leri CES 2010'da tanıttı ve yardımcı gözlüklere ihtiyaç duyulmadığını vurguladı. Ne var ki kazın ayağı "şimdilik" öyle değil.
Intel'in TV'si ancak belli açılardan ve belli mesafelerden izlenirse, 3 boyut desteği sunabiliyor. İşlerin böyle yürümesi, gözlüksüz televizyona ulaşmak için çok çalışılması gerektiğinin ispatı oluyor. Yine de, gözlüksüz 3 boyut teknolojisi o kadar da uzak sayılmaz ve kapının aralandığı ortada.
»»  read more

12 Ocak 2010 Salı

| 0 yorum |

Teknokask


Teknokask yaptırmak isteyenlere telefon ile sipariş imkanı sunuyor. Online satış siteler e-kask.com ise çok yakında açılacak...
(0212) 639 54 54 pbx
»»  read more

| 0 yorum |

iphone artık kredi kartı okuyabilecek...

iPhone'lar kredi kartı okuyabilecek



iPhone'lar kredi kartı okuyabilecek iPhone için aksesuar üreten Mophie adlı firma, yeni geliştirdiği bir cihaz sayesinde iPhone'ların kredi kartı okuyabileceğini duyurdu.


Mobil ödeme sistemlerinde devrim yaratacak bu yenilik sayesinde iPhone'ların bataryalarına eklenecek küçük bir cihaz yardımıyla kredi kartları okunabilecek.

İki gün sonra başlayacak dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı CES 2010'da tanıtımı yapılacak olan bu cihaz sayesinde iPhone ile bir alışveriş sitesine bağlandıktan sonra kredi kartımızı telefona okutarak satın alma işlemini gerçekleştirebileceğiz.

Geçtiğimiz yıl Twitter'ın kurucu ortaklarından Jack Dorsey de kurduğu yeni bir firma ile benzer bir cihaz üzerinde çalışma yaptıklarını duyurmuştu. Square adlı bu cihazın iPhone ile bağlantısını kulaklık girişinden sağlayacağı da bildirilmişti.

»»  read more

11 Ocak 2010 Pazartesi

Teknokask' tan HP Kampanyası....

»»  read more

Dünyanın en hızlı fotoğraf makinası

Dünyanın en hızlı fotoğraf makinesini ürettiler!
California Üniversitesi'ndeki bilim adamları dünyanın en hızlı fotoğraf makinesini ürettiler!
Fotoğraf makinelerindeki örtücü hızı, kaydedilecek olan görüntünün ne süreyle pozlanacağını belirler. Özellikle hızlı hareket eden objeleri net bir şekilde görüntüleyebilmek için, yüksek örtücü hızı büyük önem taşır. California Üniversitesi'nde görev yapan bilim adamları örtücü hızında inanılmaz bir aşama kaydettiler. Yeni ürettikleri fotoğraf makinesi saniyede tam 6 milyon kare görüntü çekebiliyor!

Lazer teknolojisi kullanarak fotoğraf çekimi yapan bu yeni süper hızlı makinenin örtücü hızı sadece 450 piko saniye. Bir piko saniye, saniyenin milyarda biri anlamına geliyor. Bilim adamları sadece çok özel amaçlar için kullanılabilecek bu fotoğraf makinesinin tek sorununun, çok kısa bir sürede pozlama gerçekleştiren fotoğraf makinesinin kaydettiği görüntülerin kalitesinin çok yüksek olamaması olarak belirtiyorlar. Avantajı ise benzer süper hızlı makinelere göre özel bir soğutma yöntemi kullanılmak zorunda olmaması.

STEAM adı verilen bu özel fotoğraf makinesinden biyoloji ve kimya alanlarında faydalanılabileceği belirtildi.
guncel.net
»»  read more

| 0 yorum |

Avatar'ın Devamı Geliyor!


Avatar'ın yaratıcısı James Cameron, 3D teknolojisi ile sinema tarihine yeni boyut kazandıran Avatar filmi ile ilgili Los Angeles Times'n internet sitesinde yayınlanan bir video röportajda Avatar'ın ikinci filminin yapılabileceğinin sinyallerini verdi.

Avatar'ın Devamı Gelecek mi?

Usta yönetmen filmde yer alan Pandora adlı uydu gezegenin bağlı olduğu Avatar evreninin tüm haritasının çizildiğini ve bu evrende Pandora dışında da gezegenler olduğunu söyleyerek başka Avatar gezegenlerine yapılması muhtemel yolculukların müjdesini vermiş oldu.

Avatar Matrix gibi bir devrim oldu

Avatar'da kullanılan sinema teknolojileri 2000 yıllarında gösterime giren Matrix gibi sinema sektöründe yeni teknolojilerin kullanılmasına sebep oldu.

»»  read more

Parmakla çevir şarj et!





En Yeni, En Ekonomik Batarya. Tasarımcı; Song Teaho ve Hyejin Lee'nin "Parmakla çevir şarj et" keşfi..

Parmakla telefon bataryasını şarj etme fikrini geliştiren Song Teaho ve Hyejin Lee isimli tasarımcılar eskiden kaset sarmak için kullandığımız “parmağı tak çevir” tekniğiyle birleştirerek cep telefonu bataryasını şarj etmeyi keşfettiler.Hem ekonomik Hemde ekolojik olarak çok kayda değer olduğuda şüphesiz.
www.veteknoloji.com

Telefonunuzun şarjı azaldığında bataryasını çıkarıp parmağınıza takıyorsunuz ve fır fır çevirmeye başlıyorsunuz, 130 tur döndürülen batarya size 25 dakika bekleme süresi ve 2 dakika konuşma süresi sağlıyor.

Dinamosu olan bisikletlerin mantığıyla işleyen; dinamolu bataryalı cep telefonlarını yakın zaman da vitrinlerde görebiliriz..

»»  read more

Tüketici elektroniği Oscar'ları






Tüketici elektroniği Oscar'ları Las Vegas'ta sahibini buldu.

Dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı CES 2010'da teknoloji Oscar'ları oyun donanımından akıllı cep telefonuna, 3 boyutlu TV'den ses sistemine kadar 27 ürüne verildi.

Dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı CES (Consumer Electronic Show) 2010 ödülleri sahibini buldu. Toplam 9 kategoride 27 ödülün dağıtıldığı yarışmada akıllı tasarımlar birbiriyle yarıştı. Halkın tercihlerinin de yer aldığı yarışta CNET her yıl olduğu gibi ödülü veren platform oldu. LG, Akıllı Telefon, Televizyon ve Ev sinema sistemi kategorisinde 3 ürünüyle ödül alırken, Sony bilgisayar kategorsinde W serisiyle, dijital fotoğraf makinesinde ise CyberShot DSC HX5V ile çifte ödül aldı. Bir çifte ödül alan da Panasonic oldu. Bilgisayarda Lenovo Hibrit IdeaPad U1 ile ödül aldı.

Ev Sinema Sistemi

Ev sinema sistemi konusunda ödül alan ürünlerin ev hanımlarının taleplerine yanıt vermeye çalıştıkları konusunda kuşku duyuyorum. Aslında neredeyse oylamada ev hanımlarının beklentileri etkili olmuş gibi. Ürünler genelde kablosuz ve düşük hacimde, evde fazla yer kaplamadan kaliteli ses ve görüntü sisteminin oluşmasına katkı sağlıyor. Ödül alan ürünler

  • D-Link Boxee Box
  • LG BD590
  • Panasonic DMP-BDT350

MP3 ve taşınabilir video çalar

TAŞINABİLİR müzik veya video cihazları arasından seçim yapmak en zor konulardan biri. Samsung özellikle sağlığına, kilosuna dikkat edenleri hedefleyerek çıkardığı şık tasarıma sahip W1 MyFit ürünü ile ödülü almaya yaklaşırken eDGe ve Tivit akıllıca benzeri pek olmayan çözümlerle ödül almayı başarıyor. Ödül alan ürünler

  • Entourage eDGe
  • Samsung W1 MyFit
  • Valups Tivit

Televizyon

BU yıl ödül konusunda en çok zorlayan konuların başında televizyonun geldiğini söylemek pek yanlış olmaz. İnce ve şık tasarımlar, yeni teknolojiler, 3'üncü boyut işin içine girince seçim yapmak kolay olmuyor. Ancak bu yıl ödül alan 3 ürün de yeni teknolojilere yaptıkları yatırımla öne çıkıyorlar. Tasarım daha geri planda kalıyor. Ödül alan ürünler

  • LG LE9500 serisi
  • Panasonic TC-PVT25 serisi
  • Toshiba CELL TV

Oto teknolojileri ve GPS

"EV alma komşu al" der gibi otomobil alırken artık sahip olduğunuz elektronik cihazlarla uyumlu mu diye bakmanız gerekiyor. Alpine ses sistemi iPod'unuz ile konuşuyo. Ford'un myFord dokunmatik arayüzü GPS ve internet bağlantılarını çözerken aracınızda neredeyse kablosuz ağ şebekesi kurulmasını sağlıyor. Ödül alan ürünler

  • Ford myFord Touch arayüzü
  • Alpine iDA-X305S dijital oto ses sistemi
  • Pioneer AVIC-X920BT yön bilgi sistemi

Bilgisayar ve donanım

BU yıl bilgisayar kategorisinde kablosuz ekran çözümü ile ödül alırken diğer iki ödülü de Sony Vaio W ve Lenovo'nun hem tablet hem netbook olan taşınabilir bilgisayarı aldı. Yani artık masaüstünün öldüğünün kanıtı oldu. Sony Vaio şık tasarımı, Lenovo ise iki farklı amaca hizmet eden akıllı çözümü ile ödülü aldı. Ödül alan ürünler

  • Intel Wireless Display
  • Lenovo IdeaPad U1 Hybrid
  • Sony Vaio W

Oyun donanımı

OYUN kategorisinde bu yıl aksesuarlar öne çıkarken, Dell Alieware dizüstü oyun canavarını daha uygun fiyat ve daha taşınabilir boyutu ile dizüstüne taşıyor. Mini dizüstü bilgisayardan bir canavar yaratmayı başarıyor. Ancak ondan abileri kadar da performans beklememek gerekiyor. Ödül alan ürünler;

  • Dell Alienware M11x
  • Nyko Wand +
  • Razer Sixense

Cep telefonu-Akıllı telefon

ARTIK akıllı cep telefonu satın almak şart oldu diyorsanız, geç kalmadınız. Herkese uyacak tasarımlar var. SonimXP3.2 gibi suya, darbeye dayanıklı bir telefon olacağı gibi LG Lotus Elite gibi 2.4 inç dokunmatik ekrana sahip telefon da olabiliyor. Tek tıkla facebook, myspace gibi sosyal ağlara ulaşmanızı sağlıyor. Ödül alan ürünler;

  • LG Lotus Elite
  • Motorola Blackflip
  • Sonim XP3.2 Quest Pro

Dijital fotoğraf ve video

DİJİTAL fotoğraf ve video en çok gelişme olan alanlardan biri. Eye-Fi Pro X2 yetenekli bir hafıza kartının fotoğraf makinesini hemen kablosuz bir ağa bağlayan çözümünün örneği. Sony Cyber Shott DSC-HX5V ve 10X optik yakınlaştırmayı basit bir pocket makineye taşımış. Üstelik, nerede çektiğini de GPS çipiyle tarih gibi hafızasında tutup unutmuyor. Ödül alan ürünler

  • Casio Exilim EXFH100
  • Eye-Fi Pro X2
  • Sony Cyber-shot DSCHX5V

Yeşil - Çevreci teknolojiler

DÜŞÜK enerji tüketimi her ürün ve hizmette CES 2010 fuarında görülüyordu. Ancak bu konuda özellikle ABD'de çözüm geliştiren firmalar ödülleri topladı. Control4 tam bir ev ekonomisi canavarı. Ödül alan ürünler;

  • Control4 EMS 100 energy management system
  • Solar Power International's FreeLoader Pro
  • Tenrehte Technologies Picowatt Wi-Fi smart plugs
»»  read more